Karacaoğlan 17 nci yüzyılda güzel ilçemiz Bor'u  seyran etmiş  ve şiirinde böyle sesleniyor, Gençlik günlerimizde..

       Karacaoğlan 17 nci yüzyılda güzel ilçemiz Bor'u  seyran etmiş  ve şiirinde böyle sesleniyor, Gençlik günlerimizde kulakları çınlasın Cevdet hoca ( Fransızca öğretmeni ) bizleri alır götürürdü  Kayabaşı' na Güneş' in batımını birlikte seyrederdik o esnada  yemyeşil bahçelerimizi, dizi, dizi ekilmiş lahana tarlalarının seyri bambaşka bir  zevk veriyordu insana...

             Karşıda ben buradayım diyen Okçu dağınında manzaraya kattığı güzellikte ayrı bir  seyir heyecanı veriyor..

              Çakılbahçe  mevkiinden başlayan zirai alanlar,bağ ve bahçeler,duvarları süsleyen böğürtlenlerin kırmızıdan siyaha dönüşen renkleri,meyve ağaçlarının çeşit,çeşit rengarenk meyveleri yine aynı mevkide bulunan doğal güzellik ve tadlarımızında önemi unutulmaz.

             Bu duyguyu yaşamak lazım.

            Bor' daki  bağ, bahçe kültürü ve yeşillik seremonisi edebiyatımızda da o kadar yer etmişki işte bunlardan bir tanesi Ceyhun Atuf Kansu' nun " BOR' DA BİR AKŞAM " şiirinde;

            " Altın bir elma düşer dalından göğün,
            O renk renk gölgeleri dökülür, gün sonunun,
            Bir nur havuzu dolar pembeliğiyle ünün,
            Eteklerini tutar dağlar altın buğunun.

           Salkım söğütlerin nur dökülür yaprak yaprak,
           Ilık rüzgar dökerek geçer bütün dalları,
           Bir akşam yemişidir elimde ılık toprak,
           Ve bir masal kokusu aşıp gelir yolları.

          Ellerim güneşe o kadar yakın; tutarım,
          O elmayı ısırmak isterim ben bu akşam,
          Eşsiz pembeliklerde yıkanırım-yatarım
          Derim; hayata veda, sonsuzluğuma selam.

          Bir Bor elması gibi ey batan güneş seni
          Isırmak sitiyorum seni büyülü yemiş,
          Hatırla masallarda bahtiyar geçen günü,
          O günler, o günler bu özlemle zenginleşmiş.

          Elim değiyor Hasan Dağı'na, serinliğe,
          Yüksekliğe uçuyor.. Kar öbek öbek,
          Pembe pembe halılar serilmiş "yürü" diye
          Bu çocuk ufukları özledi, yürüyecek.

          Duru bir pembeliğin örtüsündedir dağlar,
          Dağların arasından uzatıp ellerimi
          Erişmek istiyorum gök bitimine kadar,
          Okşayabilmek için bütün sevdiklerimi.

          Uyu, çocuğum uyu, ko başını dağlara,
          Tanrının işlediği o yorganı; ufuğu,
          Serdi bu eşsiz akşam, ilk yatağıma; Bor'a...
          Ve bahçelerde annem ninni söylüyor uyu!

          Her an değişen bir gül gibi açtı çocuğum,
          Dağları okşamak... O dağları kafesinde,
          Ufkunda öz elmayı koklamak istiyorum,
          İşte, güneş orada akşamın bahçesinde."

      Cumhuriyet döneminde  ünlü Türk Şairleri şiirlerinde Bor' u " doğa harikası" motiflerle süslemişlerdir.

          Namdar Rahmi Karatay, Ceyhun Atuf Kansu, İbrahim Hicri Göncel, Bekir Sıtkı Erdoğan şiirlerinde  " Bor sevdasını, güzelliklerini " dizelerinde nakış, nakış  dokumuşlardır.

            Gelelim günümüze...

             Burada hemen bir takım sorular  akla geliyor...

             Bor' un değerlerine yeterince sahip  çıkılmışmıdır?

             Gelenek, göreneklerimizin yaşatılması  adına bir çaba oluşturulmuşmudur?

             Bor dışında cemiyet hayatımız " Dernekleşme dahil " hangi aşamadadır?

             Bor' lu  bilim adamlarımızı üniversitemize davet etsek, daha faydalı  sonuçlar alırmıyız?

             Şimdi herkes  " Bor için ne yapabiliriz "  bir çakıl taşı kadar hizmetin bile gönlümüzde yer edeceği bilinmelidir.

              Bütün güzellikler sizlerin olsun...

              Selâm ve saygılarımla.