Dostlukların hebâ edildiği, hüsnüniyetin çok yönlü  dumura uğratıldığı bir devirde yaşamamız bazen kimini isyankâr yapıyor, (Güven sarsılması yönünden)...

 İnternet ortamında dolaşan bir söz dikkatimi  çekti " Ben Mevlâna değilim bana adam ol öyle gel "  kimileri tarafından normal bir söz olarak algılanırken, kimileri tarafındanda Mevlâna' yı anlayamamak yada iyi niyeti suistimal eden kişilere atıf yapan bir söz olarak ifade edilmiş.

   Genelde bu tarz ifadeler bir serzenişten kaynaklanmaktadır.

   Dostlukların hebâ edildiği, hüsnüniyetin çok yönlü  dumura uğratıldığı bir devirde yaşamamız bazen kimini isyankâr yapıyor, (Güven sarsılması yönünden) kiminide böyle şairane duygulara itiyor.

   Geçmişe bakalım;

   Hatır dendiği zaman, insani duygulardan tutun tüm davranış biçimleri " hormonsuz " en sâde biçimde idi.

   Halk tabiri ile " Senet, sepet, kürek " diye bir şey yoktu söz ağızdan çıktı ve " Söz bir, Allah bir " dendimi her şey tamam... ne ne icra kapısı, ne de dava kapısı diye bir şey olmazdı.

   Günümüzde çok şey bu halini yitirdi şartlar neredeyse babanın evlâda güvenecek halde kalmadığına doğru gidiyor.

   Eski sohbetler, acı, tatlı olaylarda birlik ve beraberlik hele de " O bağ bozumu " günleri bambaşkaydı. Herkes imece usulü bir dayanışma ile kış yiyeceklerine kadar seferber olurdu.

   Ya! şimdi strateji " Selâm verdik, borçlu çıktık " meâline dönünce ortalıkta bir güvensizlik ve hatalar zinciri oluştu, adeta " Tırnağın varsa başını kaşı " hesabı insanlık derin bir sınavdan geçiyor.

   Eski günlere dönebilirmiyiz?

   Yolda gördüğümüz herkese selâm verebilirmiyiz?

   Hasta, yaşlı insanlara hakkımızdan feragat edebilirmiyiz?

   " Söylemede sözünü, oturmada yerini prensibine küçükleri adapte edebilirmiyiz?

   Bunları sağladığımız an, serzenişler, sorgulamalar, itimatsızlık duyguları biter, Mevlâna Hz.lerinin sözlerini duvar sözleri olarak kullanmak yerine hayatımıza rapt etsek mutlaka mesafe alırız.

   Siyasetçisinden, kundura tamircisine kadar her tabakada hepimize insanlık sınavı adına büyük işler düşüyor.

   Sözlerimi bir şiirimle tamamlıyorum.

   Saygılarımla.

***

SERÇE YÜREĞİ..
Avuç içinde titreyen serçe yüreği gibiyim,
Titrerim yağmurun soğuğuyla bahar akşamlarında,
Üşürüm, ruhum acıkır,
Bakarım sonsuz sevda tepelerinin ardına,
Yârdan bir haber var mı?
Silinse bile Güneş' in som ışıkları,
Beklerim hep gurup vaktini,
Sevgi şarkıları seslenir ruhumda,
Ümit dolu nağmeleriyle,
Olmasın isterim hüzünlü vedaları,
Çatıdaki Leyleğin yuva heyecanı,
İspinoz'ların bahar şarkıları dolu ötüşü,
Sarar benliğimi bir rüya gibi...
İmrenirim bir çift Kırlangıcın kanat çırpışına,
Yeter ki kar yağmasın umut dağlarımıza...