Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi geçtiğimiz hafta, insan yaşamındaki o delikanlılıktan yetişkinliğe geçişteki kendini bilen farkındalığının ayak sesleri...

, akademik yıl açılışını yapıyordu.

Eee ne var bunda, 32 yaşına basmış üniversitenin açılışında ne gibi bir orijinallik var da, ayak sesleri duyuluyor tabirini kullanıyorsun diyebilirsiniz.

Bunca yıldır eğitim öğretim yılına devam eden üniversitemiz, otuzu geçkin farklı üniversitenin rektörleri dahil aynı zamanda üniversitelerin en üst kurumu olan Yüksek Öğretim Kurulu Başkanının katılımı eşliğinde açılış gerçekleştirince, yıllardır üniversitemizin onca açılışını görmüş ve yaşamış biri olarak bu katılımın farklılığını görmek ve iyi irdelemek gerekiyor.

16 Fakülte, 6 Meslek Yüksek Okulu, 4 Enstitü, 1 Konservatuar, 1 Yüksek Okul ve 15 uygulama ve araştırma merkeziyle devasa diyebileceğimiz bir büyüklüğe erişmiş olması tabii ki güzel. Lakin esnafın;

Kaç öğrenciyi yığar bu yerler?

Evler kaçtan kiralanır?

Ne kadar ekmek arası döner ve dürüm satılır?

Kaç ayakkabı ve giyim müşterisi çıkar bu büyümeden kendi rızkımıza,

Mantığının dışında üniversitemizin, nicel verilerin dışına çıkıp nitelik olarak kendini hiç de tahmin edilemeyecek yerlere taşımış olması da gerçekten hayrete şayan.

Tercih edilir üniversite olmasının yanı sıra ulusal ve uluslararası başarıların filizlenip geçtim fidan olmayı, gölgesinde serinlenecek, dinlenip soluklanacak koca bir çınara dönüşmesi ise hiç de öyle tesadüfi değil.

Anadolu’nun Yüksek Öğretim ve Bilimde Parlayan yıldızı olma hedefini şekillendirmek ve uygulamaya dökmek, öyle hadi diyerekten halledilecek bir durum ise hiç değil.

Üniversitemizde birçok alanın dışında,

Modern tarımda da ciddi çalışmaları olduğu bir gerçek.

Bilişim alanındaki verimli çalışmalar da zaten umut verici.

Lakin YÖK Başkanı Sayın Erol Özvar’ın özelikle değindiği, Öncelikli Bilim Alanında Uzmanlaşma Konusunda “Hidrojen ve Yakıt Pilleri“ projelerinde üniversitemizin başı çekiyor olduğunu bizzat dillendirmesi de ayrı bir gurur.

TÜBİTAK desteğiyle yürütülen ve İHA’larımızın uçuş süresini iki katına çıkaran ‘Mikrotüp Hidrojen Yakıt Pili’ geliştirilmesi projelerindeki fonksiyonelliğin üniversitemizce ülkemiz adına geliştiriliyor olması, göğsümüzü kabartmasın mı yani?

Lakin konuşan rakamlar ve onları destekleyen istatistik gibi bir bilim dalı varken, o veriler eşliğinde herkes şöyle bir şapkasını önüne koyup derince düşünecek.

Ulusal bazda 2021 yılı ikinci döneminde 113. Sırada yer alan üniversitemiz,

Nasıl oluyor da 2023 yılı ikinci dönem sonuçlarına göre tam tamına 109 basamak yükselerek, Ülkedeki 208 üniversite arasında 4. Evet yazıyla da yazayım DÖRDÜNCÜ olabiliyor.

Bu kadar basamağı geçtim koşarak çıkmak, uçurumdan düşerek bile olsa elde edebilmek ve başarı hanesine yazdırmak gerçekten öyle kolay değil.

Hani nerdeyse son 2-3 yılda elde edilen başarı, birçok yılı ekarte edip içine alacak kadar büyük.

İnsanın içinden yuuh diyesi geliyor amma velakin, başarıyı da yuhalamak olmuyor ki…

Şimdi tabiri caizse  “At Sahibine Göre Kişner” atasözünden yola çıkacak olursak,

Hem rektörlük görevini ifa edip hem de ciddi uluslararası endekse girecek çalışmalar yapmayı da ihmal etmeyen,

Üniversiteyi naif ve kucaklayan kişiliğiyle kavga ortamının dışına taşıyan,

Bilimsel kimliğini aynı zamanda insani yönüyle bütünleştiren,

Kentle diyaloğunu tevazu düsturuyla yürütmeyi başaran,

Üniversiteyi ülkede dördüncü yaparken,

Biraz da RABİA’yı mı düşünmüştür bilemem amma,

Son üç yılın değişimine damga vuran,

Rektör Sayın Hasan Uslu’nun hakkını da,

Teslim etmek gerekiyor.