Hayrettin YENEL
Tarih öyle bir şeye şahit oluyordu ki, dünyada ne eşi ne de benzeri yoktu.
Birçok farklı yorumlar yapıldı.
Devletin büyükleri bunu bir kalkışma olarak ilk anda değerlendirdi.
Olay ne savaştı, ne de savaştan farklıydı, sanki..
Askeri yapı içerisinde birileri yönetime el koymak istemiş, adı ne olursa olsun, darbe yada kalkışma hiç önemli değil, o gece 300 den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 400 kişi de yaralanmıştı.
Türkiye geçmiş yıllarda hemen hemen her 10 yılda bir askeri darbe ile karşılaşırdı. Yaşı 40 – 50 nin üzerinde olanlar o yılları çok iyi bilirler.
Bu darbeler ülkeyi belki onlarca yıl geriye götürür, bu etki ortadan kalkıncaya kadar Türk insanı gece dışarı çıkamama gibi birçok yaşam hakkından da mahrum olurdu.
Artık darbeler bu ülkenin alışık olduğu bir durumdan çıktı, bir daha darbe ile Türkiye’nin önü kesilemeyecek denildiği anda 15 Temmuz gibi kara bir gece ortaya çıkmıştı.
Birilerinin bu ülkenin üzerinde uzun yıllardır bir hesap yaptığı ortaya çıktı.
Türk askerinin kılığına bürünmüş, bu milletin silahı, tankı, uçağı ile kendi vatandaşını kendi askerini hedefe koymuş, hareket eden ne varsa vurun gibi vicdani kuralları hiçe saymış birileri 15 Temmuz 2016 gününü kara bir geceye çevirmeye kalkmıştı.
Bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeyi seven her birey yine Çanakkale ruhu ile çıkıvermişti bu hain FETÖ yapısının karşısına. Hiç ummadıkları bir tepki ile karşılaştılar.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un istiklal marşımızda dediği gibi. “ Siper et göğsünü dursun bu hayasızca akın “ .
Vatanını seven herkes, kurşunlara, tanklara, helikopterlere ve uçaklara benim gücüm yetmez demedi. Yaşlısı, genci, kadını Boğaz köprüsünde, Ankara’da ve daha birçok yerde ayağa kalktı.
Beyinlerde her canlının adı geçtiğinde, o soğuk buz gibi olan “ ölüm “ kelimesi adeta yok olmuştu.
Yiğitler o gece, Vurulup Tertemiz Alnından Uzanıyorlardı bir, bir yerlere...
Tüm bu şehitlerin arasında biri daha vardı.
Bulunduğu konum itibariyle, çok önemli bir noktada belki değişmeyecek sanılan bir tabloyu değiştiren bir hareketi ile Türkiye’nin gündemine oturdu.
Adı Ömer Halisdemir, yiğitler şehri olan, Niğdeli Ömer..
Komutanı aradı o gece. “ Ömer, birileri senin oraya geliyor, ele geçirmek için, onlar haindir, gereğini yap, fakat bunun sonunda şahadet var biliyorsun değil mi? Hakkını helal et. “ .
Ömer de komutanına, “ helal olsun komutanım sizde helal edin..” dedi. Bu cümleler O kahramanın son cümleleriydi.
Bir helikopter indi Özel Kuvvetler Komutanlığının yakınlarına. İçerisinden inenler komutanlığı ele geçirecekler ve bu ülkenin en stratejik noktasından eylemlerine devam edeceklerdi.
Bir yiğit çıktı. Tarihi bir emir almıştı.
Özel kuvvetler Komutanlığının bahçesine giren General i karşıladı. Ama ne karşılama..
Şöyle bir hayal edin.. bir General yanında tam donanımlı 10 ‘a yakın koruma..
Tek başınasınız..
Ölüm kelimesi bir başka kelime ile yer değiştirmek üzere..
O atmosfer nasıl bir atmosferdi ki, çıkardı belinden tabancasını ve komutanından aldığı emri yerine getirdi. Hızla uzaklaştı o noktadan. Şaşkınlıklarını üzerlerinden atan Türk askeri üniforması giymiş hainler, O’nu 30 kurşunla şehit ettiler.
Bu Dünyadan bir yiğit daha geçti.
Unutanlar için bir hatırlatma. Bugün 20 Şubat ve O Kahramanın doğum günü..
Türk’ün kaderinde var. Kaderin adı, “ hainlerle mücadele etmek”..
O bize göre kahraman, hainlere göre ise hain..
İçinizden ne geliyorsa onu söyleyin.
Bu vatan için şehit olanlar bizim için her zaman kahramandır.
Ne Çanakkale’de, ne de dünyanın başka yerlerinde.
Vatanı için, dini için şehit olan tüm canlarımız her zaman kalbimizde olmaya devam edecekler.
Allah Onlara Rahmeti ile muamele eylesin.
Mekanları Cennet Olsun..
Selam ve saygılarımla…