Arap ülkeleri dünyaya nam salan Kangallara talip oldu Arap ülkeleri dünyaya nam salan Kangallara talip oldu

Dijitalleşmenin hız kazanması ve uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaşmasıyla çalışanların mesai saatleri dışında da işverenler tarafından erişilebilir olması yaygın bir beklenti haline geldi. Bu durum, iş ve özel yaşam sınırlarının bulanıklaşmasına yol açarak stres ve tükenmişlik riskini artırıyor. Dr. Öğr. Üyesi Nazlı Yüceol, bu sorunun çalışanlar üzerindeki etkilerini ele alarak iş ve özel yaşam arasındaki sınırların belirlenmesi açısından büyük önem taşıyan ‘Ulaşılamama Hakkı’ üzerine kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi.
Bireylerin dinlenme sürelerine ve özel yaşamlarına saygı gösterilmesini güvence altına alan kritik bir hak olarak öne çıkan ulaşılamama hakkını birçok ülke yasal düzenlemelerle uygulamaya koymuş durumda. Fransa, İtalya, Kanada, Avustralya, Portekiz, Almanya, Şili ve Belçika gibi ülkelerde işverenlerin çalışanlara mesai saatleri dışında ulaşma hakkı sınırlanırken, Türkiye’de bu konuda henüz bir yasal düzenleme bulunmuyor. Ancak Türk akademisyenler, bu önemli hakka dair algıyı ölçmek ve konuyu gündeme taşımak amacıyla kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi.
Türk akademisyenlerden öncü çalışma: “Ulaşılamama Hakkı Algısı Ölçeği” geliştirildi
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Esin Can, Dr. Ayşe Merve Urfa Yılmaz ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nazlı Yüceol, çalışanların “ulaşılamama hakkı”na dair algılarını ölçmek için “Ulaşılamama Hakkı Algısı Ölçeği” geliştirdi.
Araştırmanın detayları, dünyanın saygın dergilerinden biri olan Employee Responsibilities and Rights Journal’da yayımlanan “Blurring Boundaries in Work Life: A Scale Development Study on the Perception of Right to Disconnect” başlıklı makalede paylaşıldı. Üç boyut ve 18 ifadeden oluşan bu ölçek, iş dünyasında daha sürdürülebilir çalışma politikaları geliştirmek isteyen şirketler için önemli bir yol gösterici niteliğinde.
Çalışanlar sürekli ulaşılabilir olma beklentisinden yoruldu
Konu ile ilgili yapılan araştırmalara göre, çalışanların mesai saatleri dışında da sürekli erişilebilir olmaları, iş bağlılığını azaltırken tükenmişlik sendromunu tetikleyebiliyor. İş ve özel yaşam sınırlarına saygı duymayan şirketlerde, çalışanların performansı ve motivasyonunun düşmesi ihtimalleri doğabiliyor.
Ancak bu hakkın tanınması hem çalışanlar hem de işverenler için önemli kazanımlar sağlayabilir. Çalışanların dinlenme hakkına saygı gösteren şirketlerin çalışan bağlılığı ve motivasyonu artış gösterebileceği gibi, daha güçlü bir işveren markası oluşturma şansı da artabilir. İş ve özel yaşam dengesini gözeten şirketler, nitelikli iş gücünü daha kolay çekip elde tutma şansını da yakalayabilir.
Çalışan refahı, verimlilik ve üretkenlik artıyor
Ulaşılamama hakkının çalışan verimliliğini ve üretkenliğini de olumlu yönde etkilediğini ortaya koyan çalışmalar literatürde mevcut. Sürekli bağlantıda kalmaya zorlanan çalışanların enerjisi tükenirken, dinlenme hakkı tanınan çalışanların uzun vadede daha üretken olduğu ifade ediliyor.
Uzmanlara göre, işverenlerin bu ölçeği kullanarak mevcut uygulamalarını gözden geçirmesi ve yeni politikalar oluşturması gerekiyor. Çalışanlar ise bu ölçeği, haklarını savunmak için bilimsel bir dayanak olarak kullanabilir.
“Ulaşılamama Hakkı”nın yasal olarak tanınması, daha sağlıklı bir iş-özel yaşam dengesi kurmayı mümkün kılarken, daha mutlu ve üretken bir iş gücü oluşturmasına katkı sağlayacak. Türkiye’de bu konuda atılacak adımlar, çalışanların tükenmişlik sorununu azaltırken, üretkenlik ve verimlilik artışı sağlayabilir, motivasyonu artırabilir, iş-aile çatışmasını azaltabilir ve şirketlerin uzun vadeli başarısına da doğrudan etki edebilir.

Kaynak: İHA