Deniz Eymen'in, 8 yaşında sıra dışı başarı serüveni Deniz Eymen'in, 8 yaşında sıra dışı başarı serüveni

 Isparta'da yaşayan 38 yaşındaki Erkan Kayaşen, babasından yadigâr kalan 1980 model Tofaş Murat 131'e gözü gibi bakıyor. Otomobiline büyük önem verdiğini dile getiren Eşi Fethiye Kayaşen, "Bu tutku onun bir sevdası değil, kara sevdası olmuş" dedi.
Isparta'da yaşayan 38 yaşındaki Erkan Kayaşen, babasından yadigâr kalan 1980 model Tofaş Murat 131'e duyduğu sevgi ve özenle tüm kentte tanınır hale geldi. Hayatını bu özel araca adamış olan Kayaşen, Tofaş'ını bir aile üyesi gibi görüp, onu gözü gibi koruyor.

“Benim için bu aracın kıymeti paha biçilemez”
Babası vefat ettikten sonra, Tofaş'ı yaşatmak için büyük çaba sarf ettiğini belirten Kayaşen, aracın orijinal halini koruyabilmek adına üç yıl süren kapsamlı bir restorasyon sürecine girdiğini söyledi. Zor bulunan yedek parçalar, hassas işçilik ve her detaya gösterilen özen sayesinde, 100 bin kilometredeki araç, yılların yorgunluğuna rağmen ilk günkü parlaklığını koruyor. "Bu aracı toplamak kolay değil" diyen Kayaşen, "Şu anda böyle bir aracı toplamak isteseniz, yaklaşık 300 ila 400 bin lira arasında bir ücret ödemeniz gerekiyor. Benim için bu aracın kıymeti paha biçilemez" şeklinde konuştu.

Dostluk bitiren aşk
Arabasına olan bağlılığının dostluk ve ilişkilerini etkilediğini anlatan Kayaşen, “Bu sevdam yüzünden birçok dostluğum bitti. Eşim ise bu konuda bana çok destek oldu. Aracımın yeri bambaşka ama eşimin yeri de öyle” şeklinde konuştu. Evlenmeden önce eşine "Büyük sevdam Tofaş, diğeri Beşiktaş" dediğini aktaran Kayaşen, araba konusunda hassasiyetinin kesinlikle tartışmaya kapalı olduğunu belirterek, “Eşimle bu araç hakkında birçok konuda tartışmalarımız oldu. Ama eğer bir seçim yapmam gerekiyor olsaydı bu benim için çok zor olurdu. Cevabım ise ne eşim ne de arabam, ikisinden de vazgeçmem” şeklinde konuştu.

“Temizlik benim uç noktam”
Temizlik ve güvenlik konularında da titiz olan Kayaşen, yağmurlu veya karlı havalarda arabasını dışarı çıkarmadığını, aracı kapalı bir garajda sakladığını ve garajına güvenlik kamera sistemi kurduğunu söyledi. "Arabamın etrafında kedi bile dolaşsa telefonuma bildirim geliyor" diyen Kayaşen, gece saatlerinde bile garaja inip aracını kontrol ettiğini belirtti.

Tofaş'la zaman yolculuğu
Kayaşen, otomobilini tanıyan herkesin aracı gördüğünde 1980'li yıllara döndüğünü hissettiğini ve bunun kendisine büyük mutluluk verdiğini söyleyerek, "Bu araba bir dönemin ruhunu yaşatıyor" dedi. Kayaşen, sık sık aracını fuarlarda sergilediğini ve sosyal medyada paylaşarak takipçilerinin ilgisini çektiğini belirtti. Özel ses sistemi kurduğu Tofaş'ında gezerken Cengiz Kurtoğlu'nun şarkılarını dinlemeyi sevdiğini belirten Kayaşen, "Bir araca biniyorsan, ses sisteminin de çok iyi olması lazım. Caddede gezerken bir Cengiz Kurtoğlu çalmıyorsa, o araç eksik demektir. O arabada Cengiz babamızın ‘Önce Birkaç Damla Yaş' şarkısını dinlerken, o tiz sesini ve bas sesini de tam olarak duyabileceksin. İnsanlar bunu görüp şaşırmalılar" şeklinde konuştu.

“Çok teklifler aldım ama hepsini reddettim”
Bu aracı satmayı asla düşünmeyen Kayaşen, "Aracın yeri bende çok ayrı, teklifler aldım ama hepsini reddettim" diyerek bu mirasın parayla ölçülemeyeceğini ifade etti. Ayrıca aracının koltuğuna bugüne kadar kendisinden başka kimseyi oturtmadığını ve hayata veda ettikten sonra aracını kızına miras bırakacağını ifade etti.

Evlilik hayatında Tofaş şartı
Eşi Fethiye Kayaşen de eşinin bu tutkusunu anlayışla karşıladığını belirterek, “Evlendiğimizde, bu arabanın onun için ne kadar kıymetli olduğunu kabul ettim. Bazen arabayı kıskanıyorum ve ‘Ben mi, araba mı?' diye sorduğumda bile bana ikimizin de yeri ayrıdır derdi. Artık anladım ki bu onun vazgeçilmez bir tutkusu, bu onun sevdası değil kara sevdası olmuş” diye ekledi.

“Arabasıyla sohbet ediyor, ne var ki?”
Eşinin araba tutkusu nedeniyle hayrete düşen Fethiye Kayaşen, “Bir ara arabasıyla kendi kendine konuştuğunu duydum, ne yapıyor diye merak ettim. İlk başta kendi kendine konuştuğunu düşündüm, ama bir baktım ki arabasıyla konuşuyor. Ona ne yaptığını sorduğumda, bana ‘Arabayla konuşacaksın. Ona nasılsın? İyi misin? diye soracaksın' dedi. Çok şaşırdım, sonra da ‘Senin de araban olunca sen de arabanla konuşursun' dedi. Allah razı olsun, daha sonra bana bir araba aldı ve bir baktım ki ben de arabamla konuşuyorum” dedi. Pazar günlerinin genellikle araba yıkama günü olduğunu söyleyen eşi Fethiye Kayaşen, “Saatlerce arabasıyla uğraşıyor, bazen başka her şey arka planda kalıyor. Ama düşünüyorum ki, ne kadar kötü bir şey olabilir ki? Sonuçta ilgilendiği şey bir araba” diyerek, eşinin arabasına olan tutkusunu daha iyi anladığını belirtti.

“Babam sanayide, ben okulda”
Erkan Kayaşen'in kızı Sudenaz Kayaşen, babasının araba tutkusunu ve ona duyduğu sevgiyi büyük bir gururla anlatarak, “Babamın uzun zamandır bir araba sevdası var ve bu konuda babamla çok gurur duyuyorum. Babam, dedemden kalan yadigâra nasıl gözünden sakındıysa, ondan sonra ben de onun arabasına gözüm gibi bakacağım” dedi.
Sudenaz, babasıyla vakit geçirme konusunda yaşadığı zorlukları ise şu şekilde anlatıyor:
“Babamı çok sık göremiyordum açıkçası. Evde gördüğüm zamanlarda da genellikle balkon ya da mutfakta oturmuş mezat izliyor oluyordu ve sürekli arabanın parçalarını toplamaya çalışıyordu. Akşamları çoğunlukla sanayide oluyordu zaten. Ben okula gidip geliyorum ve eve her gelip babamı sorduğumda sanayide olduğunu öğreniyordum. Yani göremiyorduk pek fazla, fakat bunun için çabalamasını gördüğümde ben şahsen mutlu oluyordum.”

Editör: Hamza TAV